KÖMÜRDE YENİ TEKNOLOJİLER DEVREDE
Ülkemiz günümüzde ekonomik anlamda ve bölgesel güç olma anlamında iyi yerlere geldi. Daha iyi yerlere geleceği de kaçınılmaz oldu. Ekonomik durumumuzun yegane handikap ‘da bilindiği gibi cari açık sorunudur. Ülkemiz geliştikçe enerji ihtiyacı da giderek artmaktadır. Bu ihtiyacımızı da pahalıya tedarik ettiğimizi sağır sultan bile bilmektedir. Enerji ihtiyacımızı hem ucuz, hem de temiz, çevreye duyarlı, sıfır emisyonlu bir şekilde yerli kaynaklardan temin edilmesi kaçınılmaz olmuştur. Günümüzde birinci enerji olarak elektrik kullanılmaktadır. Bu elektriği üretirken pahalı doğalgazı bile kullanıyoruz. Termik santrallerde de kömür kullanmaktayız. Ancak kömür kullanımı sırasında çevresel ve insan sağlığı sorunları yaşanmaktadır. Çünkü kömürü etkin, verimli ve hava kirliliğine sebep olmayan bir sistemde yakamıyoruz henüz. İşte bu gerçeklerden hareketle mevcut olumsuzluklarda göz önüne alındığında ülkemiz için mevcut yerli enerji kaynaklarımızın verimli, etkin, ekonomik kullanımı için aynı zamanda da insan ve çevre sağlığını koruyan emisyon değerlerini sıfırlayan modern sistemlerin geliştirilmesi elzemdir. Bu konuda AR-GE çalışmaları had safhaya çıkarılmalıdır. Devletimiz de bu AR-GE çalışmalarını yapan kuruluşları artık desteklemektedir. Kalkınma ajansları –Kosgeb- Tubitak vs. gibi kuruluşlar günümüzde harıl harıl mucit aramaktadır adeta. Örneğin; İstanbul kalkınma ajansı (İSTKA)Genel Sekreteri Doç.Dr. Abdülmecit KARATAŞ ve ekibi yüksek katma değer ihtiva eden çevreci, yenilikçi, kültürel ve doğal mirası koruyan projeleri sahiplenmek için buradayız diyorlar. Bu konuda heyecanlı bir gayret içindeler.
Ne yazık ki dünyada bulunan doğal enerji kaynakları yeryüzünde eşit olarak serpiştirilmiş bir durumda değildir. Bazı şanslı ülke olarak tanımladığımız ülkeler petrol zenginidir. Bazı ülkeler akarsu bakımından çok iyi yerdedir. Bazı ülkeler çok kaliteli kömür’e sahiptir. Doğalgaz zengini ülkeler vardır. Nükleer enerji konusunda uzmanlaşmış devletler vardır. Hidrojeni iyi kullanan devletler vardır. Yenilenebilir enerjileri değerlendirenlerde az değildir.
Bu enerji kaynaklarının dünyada eşit dağılımı durumunda olmaması sorunları da beraberinde getirmektedir. Bazı ülkeler bu kaynaklara doğrudan sahiptirler. Gelişmiş sanayi ülkeleri de dolaylı olarak bu enerjileri paylaşmaktadır. Bu gibi paylaşımlar süresince bölgesel çıkar çatışmaları da gerçekleşmiyor değildir. Günümüzde bu çatışmalara dünya enerji savaşları diyoruz diyebilirim. Şimdilerde doğalgaz üreticileri sera gazı salınımlarının tek sorumlusunun kömür olduğunun propagandasını yapmaktadır. Oysa tek sorumlu kömür değildir. Dünyada 40 yıl ömrü kalmış bir doğalgaz, 50 yıl ömrü kalmış petrol gerçeği vardır. (Dünyanın ömrü 50 yıl mı ki?) Oysa kömürün ömrünün 250-300 yıl olduğu hesaplanmaktadır. Ülkemiz kömür rezervi bakımından çok iyi yerdedir. Ancak sahip olduğumuz kömür kalitesi dünya standartlarının altındadır. Genç kömür olarak isimlendirdiğimiz yataklara sahibiz. Karbon, kül, kükürt, uçucu madde, nem ve kalorifik değer olarak parametreler eh denecek seviyededir.
Ancak her şeyin bir çaresi vardır. Allahın bize bahşettiği bu değerleri gerekli AR-GE çalışmalarını yaparak değerlendirebiliriz. Yeni sistemleri devreye sokarak hem verimli, hem sağlıklı, hem çevreci bir şekilde yakmaya yönelik projeler geliştirerek ülkemiz için katma değerler ortaya koyan, enerji maliyetlerimizi cüzi rakamlara düşüren, dolayısıyla ülkemizin birinci ekonomik sorunu olan cari açık problemini çözen bir yapıya kavuşturabiliriz. Ayrıca kömür kullanımı sırasında oluşan küller de değerlendirilmektedir. Çimento sanayiinde kullanılan en önemli katkı maddesidir. Düşük kalorili kömürlerin ve taşların en yüksek verimle kullanılmasının önünü açan yenilikçi teknolojik atılımlar gündemimizdedir. Öncelikle kurutulmuş kömür kullanma mecburiyeti gelecektir. Sonrasında yeni yakma sistemleri devreye sokulacaktır. Bundan sonra Türkiye’de ve dünya’da birinci enerji kaynağı kömür olacaktır. Uzun yıllar insanlığa hizmet verecektir.
Hüseyin Bey,
Çevreci enerji yatırımlarında İSTKA'nın "yardıma hazırız,buradayız" mealinde şeyler söylediğini yazmışsınız.
Amma Türkiye'de hem de kendi sermayenizle yatırım yapmaya kalktığınızda kamu bürokrasisi ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Hele çevre ile alakalı yatırımlarda muhtarı geçemez hale gelmişiz. Bakanlıklara arası da yetki karmaşası işin tuzu biberi..
Bir de sanayi yatırımlarında, sanayi imarlı arsalar çok pahalı.. Yok mu bunun bir çaresi, TOKİ konut kadar -ki cari açığa faydası da yok- sanayi arsası üretemez mi?
Yine de çabalarınızı ve yazılarınız dikkatle izliyoruz.. Kömür konusunda Türkiye kendi rezervlerini ivedilikle kullanmalıdır..
Selam ve saygılarımla..