“ ÇAMOLUK’UN GELECEĞİNİ DÜŞÜNMEK “
- 11 Ocak 2013, 21:04
İlçemizin geleceği konusunda öyle veya böyle, az veya çok, birçok hemşehrimiz hayal kurmakta, fikir geliştirmekte ve düşünce üretmektedir. Başta, Kaymakamlık ve Belediye gibi devletin kamu kurumlarının, Çamoluk Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarının, ayrıca, ilçemizin eğitimli-eğitimsiz bir çok bireyinin, ilçemizin kalkınması için fikir geliştirdiği ve faaliyet bazında da birtakım çabalar sarf ettiği aşikardır.
İlçemizin kalkınması-ilerlemesi,”üretilen olumlu düşünce” ve “icra edilen gerçekçi faaliyetlerin” pozitif bileşkesiyle doğru orantılıdır
Düşünce ve faaliyet bazında harcanan her emek, mutlak olarak ilçemizin ilerlemesine ve hemşerilerimizin rahat bir hayat sürmesine yardımcı olmaktadır. Açıkçası, ortaya konulan her fikir ve icra edilen her faaliyet, ilçemizin vizyonuna, gerçeklerine, kültürüne, anlayışına, algılayışına ne kadar uygun ve uyumlu olursa, ilçemizin maddi ve manevi kalkınması da o kadar olumlu ve hızlı olacaktır. Bu nedenledir ki, ilçemiz hakkında düş kuranlar, düşünce üretenler olayı ciddiye almalı ve bir şey söylerken “biraz kafa yorma” zahmetinde bulunmalı ve faaliyette bulunanlar da, yaptıkları her faaliyetin ilçe insanımıza ne kazandırıp-ne kaybettirdiğini iyi analiz etmelidir.
Zaman çok hızla geçiyor. Artık, “işkembeden sallamaları” ve “şov kokan anlamsız faaliyetleri “,”yerli-yersiz çekişme ve kutuplaşmaları” bir kenara bırakıp, “gerçekçi, gerekli, ayakları yere basan, uygulanabilir, vizyonu olan“ düşünce ve çalışmaları acilen hayata geçirmeliyiz.
Çamoluk, 1987 yılında belediye ve 1990 yılında da ilçe oldu. İlçe ve belediye olalı 20 yıldan fazla. Geldiğimiz noktada, şöyle bir baktığımızda Çamoluk’ta ne değişti? Yapılan bunca çalışmalar ilçemize ve halkımıza ne kazandırdı ve hangi noktaya getirdi?
Amacım, kişisel bazda kimseyi eleştirmek değil, fikirsel bazda yeni açılımlar kazandırmaktır.
Birçok şeyin yolunda gitmediği belli.
Şimdi asıl konuya geçmek ve “ilçemizin geleceğiyle ilgili derin bir tartışma” hakkındaki fikirlerimi yüksek sesle ifade etmek istiyorum.
Çamoluk’lu birçok hemşerimizin derin tartışmalarından birisi, hatta birincisi “Çamoluk hangi ile bağlı olmalı ?”.Kimine göre Giresun’da kalmalı, kimine göre Erzincan’a bağlanmalıdır. Hatta, geçmiş yıllarda bu konu referanduma gidilecek kadar ciddiyet arz etmişti.
Her iki tartışmayı sırayla ele alırsak, öncelikli tartışma,”biz ne kadar Giresun’luyuz ? ve “Giresun iline bağlı olmamızın bize faydası ne ?
Konuya geçen yıl ocak ayında ilçemizde bizzat yaşadığım bir olayla girmek istiyorum. Kışın köyde soğuktan hastalandım ve Çamoluk’taki hastaneye gittim. Hastanede tedavi olamayınca bir üst yere sevkim gerekti. Beni ambulansla Alucra’ya götürdüler. Orada da yeterli tedavi olmayınca, ambulans şoföründen beni Erzincan’a götürmesini istedim. Şoför’ün bana verdiği cevap; bizi merkezden yönlendiriyorlar, Erzincan’a gidemeyiz, ya Giresun’a gideceğiz veya geriye Çamoluk’a döneceğiz. Verilen cevabın şokundan neredeyse hastalığımı unutmuştum. Bir buçuk-iki saat uzaktaki Erzincan’a gitmek yerine, üç-dört saat uzaktaki, 2200 metre yükseklikteki Eğribel’in dolambaçlı dağ yollarını aşarak Giresun’a gitmeyi teklif etmeleri , bir Çamoluk’lu için Giresun’a bağlı olmanın ne anlam ifade ettiğini açıkça ortaya koymaktaydı. Hemşerilerimizin sağlıklı hallerinde bile göze alamadığı bu yolu hasta halimde bana teklif etmeleri, “kırk katır mı? Kırk satır mı ? “ cinsinden bir soru gibiydi.
O an kendimi unutup, devamlı Çamoluk’ta yaşayan hemşehrilerimizin ne zorluklar çektiğini içimden düşünmeye başlamıştım. Yılda benim gibi 15-20 gün köyüne giden böyle zorluklarla karşılaşıyorsa, devamlı memlekette yaşayanlar kim bilir hangi zorluklarla yaşıyorlar, varın siz düşünün.
Bu kısa vakıadan sonra,”Biz gerçekten Giresun’lu muyuz? , ve “Giresun’lu olmanın bize özel bir yararı var mı? Sorularını biraz irdeleyelim.
Benim başımdan sıkça geçen ve birçok hemşerimizin de başından sıkça geçtiğine inandığım bazı diyalogları kısaca aktarmak istiyorum.
Mesela, birisi soruyor,
-Nerelisin?
-Giresun’luyum.
-Fındık bahçeniz var mı?
-Yok. Bizde ceviz olur.
-Kemençeyle iyi horon tepersiniz?
-Yok. Biz davul-zurnayla oynarız.
-Mısır ekersiniz değimli?
-Yok. Arpa-Buğday ekeriz.
-Yüksek yeşil yaylalarınız dünyaca ünlüdür değil mi?
-Yok. O kadar olmasa da idare eder.
Bu kadar yok-yok sonrası, soru soran adamın bakışlarından“ sende kendini Giresun’lumu sanıyorsun ? “ demek istediğini algılamak zor olmasa gerek.
Tabi biz antıramanlıyız. Hemen başlıyoruz, Giresun’lu olduğumuzu ispatlamaya. İşte diyoruz, bizim ilçe Giresun’a çok uzak, arada yüksek dağlar var. Bu nedenle çok farklılık oluşuyor. Biz, Erzincan ve Sivas’a daha yakınız, deyince, adamın cevabı aynen şu oluyur;
-Yav, zaten sen Giresun’luyum demesen, Erzincan’lı , Sivas’lı veya Malatya’lı mısın ? diyecektim. Senin gibi tipi esmer, yağız birisi Giresun’lu tipine hiç benzemiyor.
Bizim Giresun’lu olduğumuzu ispatlayan yegane delil taşıdığımız “ hüviyet cüzdanları”. Onun haricinde, tipimiz, kültürümüz, coğrafyamız, konuşma şivemiz Giresun’un temel kimlik ve kültür göstergeleriyle temelden farklılık arz etmektedir. Devleti idare edenler, hiç kimseye sormadan, hiçbir kültürel gerçekleri göz önünde bulundurmadan bizi Giresun’a bağlamışlar.
Yukarıda sayılan farklılıklar yanında, coğrafi uzaklıktan kaynaklanan birçok ekonomik zorluk ve kayıplar yaşanmakta. Bilindiği gibi Çamoluk-Giresun arası yaklaşık 3 – 3.5 saat civarında. Giresun merkezde bir işi olan hemşerimiz gidiş-dönüş 6-7 saat yol gitmekte. Aynı gün işini bitiremediği takdirde orada konaklamakta ve ertesi gün dönüş servisi bulamamakta. Anlayacağınız çile üstüne çile.
Coğrafi uzaklıktan kaynaklanan diğer bir sorun, Çamoluk devlet yatırımlarından yeterince yararlanamamakta ve geri kalmışlığını bir türlü yenememektedir. Merkezin yaptığı hizmetler, çoğu zaman ilçemize kadar uzanmamakta ve bir yatırım veya hizmet alabilmek için “türlü-türlü” taklalar atılmaktadır.
Bütün bu faktörler, deneyimler ve gerçekler doğrultusunda, ilçemizin Giresun’a bağlı kalmasının , Çamoluk’a ve hemşerilerimize hiçbir yararı olmadığına inananlardanım.
İleri sürülen diğer bir görüş, Şebinkarahisar il olsun bizde oraya bağlanalım. Şebinkarahisar’ın zemininde ciddi heyelan sorunu var. Bu nedenle gelişmeye ve büyümeye müsait olmayabilir.
Çamoluk’lular nezdinde ağırlıklı olan diğer bir görüş ise Erzincan’a bağlanmaktır. Bu görüşünde olumlu yanları ağırlıklı olsa da, ilçemizin gelecek 50 yılı-100 yılı dikkate alındığında pek doğru olmadığını düşünmekteyim.
Erzincan ve Şebinkarahisar’a neden olumsuz baktığım konusunda daha derinlemesine izahatlar yapılabilirim fakat yazı çok uzayacağından gerek görmüyorum.
Bu konuda benim asıl ileri sürmek istediğim fikir, Suşehri’nin il olması ve Çamoluk’un da Suşehri’ne bağlanmasıdır. Evet, İlçemizin geleceği için böyle bir yapılanmanın içine girilmelidir. Suşehri il olmalı, Çamoluk, Gölova, Akıncılar, Koyulhisar, Doğanşar, Şerefiye, Alucra ve Mesudiye Suşehri’ne bağlanmalıdır.
Bu fikri ileri sürerken temel gerekçelerim şunlardır;
1- Bu vadiye bir il lazımdır.
2- Suşehri son yıllarda hızla kalkınmaktadır ve il olmanın altyapısına sahiptir.
3- Zemin ve toprak altyapısı olarak sağlam ve fazla engebeli değildir.
4- Türkiye’nin temel uluslar arası anayollarından birisi oradan geçmektedir.
5- Suşehri, İstanbul-Çamoluk yolunun üzerindedir ayrıca Çamoluk-Suşehri arası 1.5 saattir.Belki de bizim için en önemli madde budur.Örneğin,ilde-valilikte bir işimiz oldu.İstanbul’dan gidecek olsak otogardan doğuya giden hangi otobüse binsek Suşehri’nden geçer.Her saat gidilebilir.Orada da işimizi hallettikten sonra 1.5 saatte ilçemize varırız. Veya, Çamoluk’tan Suşehri’ne her gün servis çekilebilir, çok kolay ulaşım sağlanabilir. Suşehri, İstanbul-Çamoluk yolu arasında bir noktada olduğundan her iki taraftan gidiş ve gelişte hiç zorluk yaşanmaz. Bağlı olduğumuz il ile ilçemiz arasında ulaşım ne kadar kolay olursa , bizim o kadar menfaatimizedir.
6- Saydığım ilçeler ve Suşehri’nde yaşayan halklar arasında dil şivesi, konuşma tarzı, folklor ve kültür açılarından çok benzerlik ve bütünlük vardır.
Bütün bu faktörlerden dolayı, bu tartışmayı Çamoluk’luların gündemine açmaktayım. Bölge ilçeleriyle ve Suşehri derneğiyle irtibata geçip, bir platform oluşturmalı ve Ankara’ya ciddi bir şekilde bu konuyu izah etmeliyiz.
İlçemiz ve hemşerilerimiz için hayırlısı ne ise o olsun.
Saygılarımla,
11.01.2013.
Ömer Faruk Karabul.
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi
YORUMLAR
Şeref YARDIMCI - 12 yıl Önce
Hizmette ve akde vefada hep unutulan fakat beklentide hiç unutulmayan bir verip beş alınan camoluk ihtiyaç duyuldugunda bir kaç kişi ile hedef tam isabet ile vurulan çamoluk ...............GARİP ÇAMOLUK
Konu kesinlikle tartışılmalı ve akibeti hakkında kesin bir tavır alınarak bir strataji geliştirilmelidir.Biz çektik hiç olmazsa çocuklarımız çekmesin.Gelirlerse tabi ......
Selam ve saygılarla
Nurettin KARABUL - 11 yıl Önce
Kesinlikle haklısın Ömer abi .Bizim artık Giresun sevdasından vazgeçip, Giresun dan kalacak artıklarla idareye etmeyi bırakmamız lazım yoksa yakında Çamoluk diye bir ilçe olmayacak Haritalarda bir an evvel Suşehrinin il yapılması ve bizim oraya bağlanmamız lazım...
ŞEBİNLİ - 7 yıl Önce
aynen katılıyorum giresun'dan ayrılmamaktan sonra ne şebinkarahisar ne alucra ne çamoluk geli̇şi̇r ancak eli̇mi̇zdeki̇leri̇ alır giresun ben şahsen giresunu sevmi̇yorum ne tültürümüz benzi̇yor ne şi̇vemi̇z güyükleri̇mi̇z boşuna dememi̇ş eğri̇belden esen rüzgarin bence bu i̇lçeler toplanip gi̇resun'dan ayrilip ya si̇vas'a ya erzi̇ncan'a bağlansin
Sayın ÖMER FARUK bey, gerçekten ilerisi için doğru bir düşünce. Yazdıklarınızın tamamını destekliyorum. 112 servisi bir acil durumda il sınırında hastayı diğer il 112 sine mi nakil edecek. İşte bizim ülkemizde ne yazık ki prodüsür hep insanlara eziyet olsun diye vardır.
Yöremize çıkan mali destekler ne yazık ki karlı dağlardan bize ulaşana kadar eriyip gitmekte ve ilçemiz ve köyleri kalkınanamakta.
İlçemize ve yöremize acaba yılda kaç gün vilayetden görevli gelipde derdimizi dinlemekte. Yılda bir defa gelenler ise dert dileyemeden gitmekteler. Çünkü yol uzak, ancak ırmak kıyısında bir yemek yiyip gidilmekte.
Şebinkarahisar hiç bir zaman il olamayacak, çünkü arazi şartlarından ve D -100 KARAYOLUNA uzak kalmasından dolayı. Ancak SUŞEHRİ öylemi. Kesinlikle yöre halkı bilinçlenmeli ve SUŞEHRİNİN VİLAYETLİĞİNİ DESTEKLEMELİ.