ADİL SİSTEM VE ADİL PAYLAŞIM

Bitmek bilmeyen arzular insanoğlunu tüketim çılgınlığına sürüklemiştir. Bu çılgınlık sermaye sınıfının kazançlarını daha da artırarak hakimiyet alanını genişletmiştir. Genişleyen hakimiyet alanıyla  yoksul ve fakir sınıfı daha fazla sömürüye uğramıştır. Sömürünün artması dünya da ki adil olmayan sistemin mağdurlarını daha da artırmıştır. Adem peygamberin oğullarının kavgalarıyla başlayan adil olmayan sisteme karşı insanoğlunun somut çareler aramasına rağmen, bu zamana kadar başarılı olduğu söylenemez. Dünya da ki zulmün adaletsizliğin, faşizmin, ahlaksızlığın, korkunç rekabetçi yapısıyla gelişip bütünleşen kapitalizm, sermaye sınıfının kazançlarını artırmak istemesi ezilenler sınıfına açlık, fakirlik, pahalılık, enflasyon, işsizlik, sömürü, geri kalmışlık adaletsizlik, sosyal patlama harp ve baskı olarak yansımıştır. Sermaye sınıfının yürüttüğü sınıf mücadelesi ve köleleştirici yönetim, kapitalizmin kendilerine bahşettiği ezilen sınıfı köle yaparak vicdansız vicdanların rahatlığı içinde rant ekonomisine  dayalı hayatlarını sürdürmüşlerdir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, yoksulluğu ortadan kaldırmadığı gibi zulüm ve zorba düzeninin daha da yaygınlaşmasını sağlamıştır. Hele sermaye sınıfının zevki önünde hiçbir varlığı olmayan ezilen sınıfının geliriymiş gibi gösterilen kişi başına düşen milli gelir rakamları büyük bir yalandır.
Dünya da devlet eliyle yürütülen bu vahşi kapitalizme çare olarak sunulmak istenen yalan cennet komünizm insanoğluna, kapitalizmde olduğu gibi yoksulluk, kan  ve göz yaşından başka bir şey bırakmamıştır. Komünizmin ilkeleri arasında yer alan eşit gelir ve adalet kavramları hiçbir yerde uygulanmadığı gibi, bilakis sermaye sınıfının gücüne güç katmıştır. Kapitalizmde devlet benimdir diyen sermaye sınıfının yerini devletin her şeyi benimdir diyen bir anlayış almıştır. Bunca soyguncuya rağmen sayın Simon ve Robert gibi soyuttan somuta geçmek isteyen fikir insanları olsa da, komünizmin yalancı cenneti mutluluk getirmemiştir. Zira komünist sistem adil bir sistem değildir. Adil sistemin temel değerleri bu sistemde hiçbir zaman yer almamıştır.
Ülke yönetimi kendisine verildiğinde döneminin en güçlü sermayedarı olan Ömer Bin Abdülaziz, bütün malını fakir halka dağıtarak işe başlamış, daha sonra da sermaye sınıfının mallarını ellerinden alarak halka dağıtmıştır. Lüks sarayını terk ederek halkın en fakiri gibi yaşam sürdürmüştür. O devir bize göstermiştir ki adil paylaşımın olmadığı yerde adi paylaşım olur. Adil paylaşımın olduğu yerde adil sistemler inşa edilebilir. Adil sistemin olmadığı yerde ise gerçek bir İslami yaşantı olmaz.     
ALİ ZAFER TOPŞİR
 
YORUM EKLE

banner200

banner205