BİR ÇİÇEKLE GELEN BAHAR

       Sen, kıraçlaşan ve kuraklaşan coğrafyamızda, bin bir zahmet ve sıkıntılarla, toprağı çatlatan güneşe inat, toprağa tohum saçan, buram, buram teriyle saçtığı tohumları sulayan inanmış adamsın. Sen, bir çiçekle gelen baharsın. Sen bastığı zemini bilip ayakta durmayı başaransın. Sen, mutsuz ve umutsuz mazlumları umutlandıransın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen kutlu Nebinin mirasına, miras kârsın. Sen amansız hastalıklara yakalanan ümmete Kuran eczanesinden müessir şifa vesilesi ilaçlar yapansın. Sen, gergef, gergef vahyin hakikatini, yaşadığı asra ve gelecek asırlara taşıyansın. Sen “Emrolunduğun gibi dost, doğru olan” inandığı gibi yaşayıp, yaşadığı gibi refik-i alaya hicret edensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, mazluma umut, zalimlere korkulu rüyasın. Sen, Hak davasından asla şaşmadan çağlara meydan okuyansın. Sen yaptığı her işi Allah için yapan, her şart altında daima Hakk’ı üstün tutansın. Sen her sözüne “Esselamüaleyküm” ile başlayansın. Sen iğnenin bile üretilemediği bir dönemde “Devrim yapan” adamsın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Önce Ahlak ve Maneviyat bayrağını açansın. İslam’ı; Namaz kılmaktan ibaret zannedenlere “İslam Devleti” fikrini aşılayansın. Sen, bir sente muhtaç edilen ülkemi fabrikalaştıransın. Sen düşman tahkimatının arasından geçip; Kıbrıs zaferiyle bayraklaşansın. Sen altıncı filoyu üzerinize salarız diyenlere; pilotları toplayıp, içinizden şehadet dalışı yapacak yedi gönüllü pilot istiyorum dediğinde, tüm pilotların öne çıkmasıyla küffar ordularının kalbine korku salansın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Gümüşhanevî dergâhından aldığı feyz ile ‘Gümüş Motor’u kuransın. Müstemleke tipi kalkınma yerine ülkemi bir baştan diğer başa fabrikalarla donatansın. İman varsa imkânda vardır şuuruyla İnancını aklına pusula yapansın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Refah Partisi’nin Türkiye’de birinci olması durumunda, Amerika’nın PKK ile tehdit ettiği ülkemi, Amerika’daki Müslüman siyahilerin lideri Farrakan ile yaptığı görüşme neticesinde; beyaz sarayın önünde bir milyonu aşkın Müslüman zencinin katılımıyla gerçekleşen protesto mitingiyle Amerika’yı dize getirensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, daha başbakanlığının ilk günlerinde; kendisine bir takım talep ve talimatlarla gelen Siyonizm’in maşalarına bir kahve ikram ederek, “talimatla ülke idare etme dönemleri geride kaldı” biz Millî Görüşçüyüz deyip geri çevirensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, dış borçlarla faiz batağına sokulan ülkemde; havuz sistemiyle denk bütçeyi kuransın. Sen, başbakanlığı döneminde yapamayacağı düşünülerek %25 zam talebiyle karşısına gelen sendika temsilcilerine; “bu taleple işçi, memur geçinemez” ben %50 zam veriyorum diyerek sendika yöneticilerini şaşkına çevirensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Siyonist Teodor Herzelin 1897 Yılında İsviçre’nin Basel şehrinde dünyanın pek çok ülkesinden gelen Siyonist delegelerle Abdülhamit Han-ı Tahttan indirmek, Osmanlı devletini yıkmak için kongre yaptığı salonda; tam 100 yıl sonra 1997 yılında dünyanın pek çok ülkesinden Müslüman âlim ve aydınları toplayarak, Siyonistlerin plânlarını anlatıp daha sonra İslam Ümmetinin yeniden nasıl ayağa kalkacağının yollarını gösterensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, faizci kapitalist nizama; Adil Ekonomik Düzenle meydan okuyansın. Sen, Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni bir Dünya ideali ve ikinci Yalta konferansı ile bizlere hedef çizen, ufkumuzu açan ve heyecanımızı coşturansın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın. 
Sen, kokuşmuş ve çürümüş Avrupa birliğinde meze olmak yerine, İslam birleşmiş milletleri ile ittihadı İslam’ı savunansın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Allah’(cc)ın dinde kendilerine ilim ihsan ettiği ümmetin nice âlimlerinin anlatmaktan imtina ettiği “Kur an nizamını kurmak ve yürütmek için takatin son noktasına kadar çalışmanın” dinin zirvesi cihat olduğunu zihinlerimize kazıyansın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Amerika denizaltı gemisi gezdirilen ve gördükleri düşman teknolojisi karşısında ye’se kapılarak yön çizmeye çalışanlarımıza “Gerçekten onlar düzenlerini kurmuşlardı. Halbuki, dağları oynatacak olsa bile bu düzenleri, hep Allah’ın elindeydi.  Sakın; Allah’ın elçisine verdiği vaadinden cayacağını sanma. Muhakkak Allah Aziz’dir, müntakimdir.”(1) ayetlerini okuyarak “bre gafiller” onların tankı topu tüfeği varsa bizimde her şeyden hakkıyla haberdar olan ve her şeye gücü yeten Rabbimiz var diyerek gaflet ehlini silkeleyensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen ümmet adına bedel ödeyip, çile çekensin. Sen, kar üstünde yalın ayak, midesinde bir zeytinle kilometrelerce yürüyerek okula giden çocuğun ıstırabını kalbinin derinliklerinde yaşayıp gözyaşı dökensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Âlemlere Rahmet Hz. Muhammet Mustafa (s.a.s) anlaşılmadan anlaşılamayacağı yazılıp anlatılansın. Sen, İslam beş temel üzerine bina edilmiş bir hakikat sarayıdır. Yoksa, sadece bu beş şeyden ibaret değildir. İslam’ın bir kısmı yaşamak İslam’ı yaşamak değildir. Bir kısım ibadetleri yerine getirdiği halde, ticaret, siyaset ve devlet hayatında müşrikler gibi düşünen, olayları batılı ve cahili ölçülerle değerlendiren hakikat nazarında Mümin sayılamaz diyensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, “İslâm, İslâm’ın yaşanmış şeklidir” diyerek dinin pratikte yaşanması gerektiğini fiili olarak yaşanmayan dinin topluma ve dünyaya bir fayda getirmeyeceğini akıllara çivi ile çakan ve şuurlu nesiller yetiştirensin. Çünkü sen Necmettin Erbakan’sın.
 Sen; ahir ömrünün son günlerinde olduğun halde, Sovyetler birliğine karşı yaptıkları cihadı kazanmış, fakat içerde kendi nefislerine yenilmiş Afgan mücahitlerin “bizim aramızı ancak o sulh edebilir” inancıyla koşup kapısına kadar gelinensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen “Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.” (2) ayeti celîlesinden ümmetin yeniden vahdetine kavuşması için İslam birliğinin temellerini D8 ile atansın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, “Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” (3) Ayet i celîlesi gereği; henüz başbakan olarak ilk bakanlar kurulu toplantısında bakanlarına hitaben; “her bakanlığımızın gerçekleştireceği hizmetlerin bir bütçesi vardır. Fakat Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlığımızın Türkiye’de aç açık tek bir vatandaşımız kalmayıncaya kadar bütçesine sınır yoktur diyensin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, gittiği köyde davasını temsil edecek bir kimseyi bulamayınca; eline birkaç taş alıp büyükçe bir kayanın üzerine çıkarak taşlara davasını anlatansın. Sen Allah cc nün Dinde kendilerine ilim ve hikmet verip Hz. Muhammed Mustafa’(sav)sına varis kıldığı âlimleri, tüm firavun zihniyetlilere inat devletin zirvesine taşıyarak safını ve istikametini müstakim kılansın. Çünkü sen Erbakan’sın.
Sen, dünya nimeti, makam, mevki, mal, şan, şöhret ve azılı düşmanlarının dahi davasına hizmetten alıkoyamadığı; hayatını Allah yolunda cihat ederek yaşamış bir mücahitsin. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Sen, Hakkın hâkimiyeti için çalışmamakla batılın hâkimiyeti için çalışmak arasında bir farkın olmadığını bize öğretensin. Sen, en tehlikeli yanlışın doğruya en yakın olan yanlış olduğunu söyleyerek bizleri uyaransın. Sen, bu dünyanın imtihan yeri olduğunu, nefeslerimizin sayılı ve hak yolda harcamamız gerektiğini, dünya hayatının geçici ve ahiretin tarlası olduğunu, hesabının ise ahirette sorulacağını bu sebeple daima şuurlu hareket etmemiz gerektiğini bizlere anlatansın. Çünkü sen Necmeddin Erbakan’sın.
Yaşadığımız çağda yeniden nasıl ümmet olacağımızı, şartlara teslim olmadan ve Hakk’ın gayrına eğilmeden nasıl dik duracağımızı senden öğrendik. Gidilecek yol bilinmeden arzulanan gayeye ulaşamayacağımızı senden öğrendik. İslam’ın kardeşleri için yaşamak olduğunu, İnanmanın ve adanmanın ne demek olduğunu senden öğrendik. Senden öğrendik şuursuz Müslüman olamayacağımızı, İslam ’sız saadete ulaşamayacağımızı, Cihat ’sız İslam’ı yaşayamayacağımızı. Devlet adamlığının, nezaketin, zarafetin, bilgeliğin ne demek olduğunu yine senden öğrendik.
Refîk i âlâ'ya hicretinin 8. yılı sene i devriyesinde... Davan davamız, yolun yolumuzdur. Ruhun Şad Makamın Âli olsun Muhterem Hocam. 
Dipnotlar: 
1-(İbrahim suresi: 46-47)  2-(Al-i İmran Suresi, 103)  3-(Nisâ Suresi 36)
İsmail BAKIRHAN 27.02.2019
YORUM EKLE

banner200

banner205