Günümüzde yaşanan ekonomik sıkıntılardan ve sosyal sorunlardan kadınlar erkeklere oranla daha fazla etkilenmektedir. Akademik dünyada ve istihdamda artık eskiye oranla daha fazla sayıda kadın bulunmasına rağmen ne yazık ki kadınlarımız hala aile içi şiddetle yüz yüze kalmaktadır. Aile içi şiddetle karşılaşan kadınlarımızın ya da okula gönderilmeyen kız çocuklarımızın sayısı azalsa da halen bu konudaki gelişmeler yeterli değildir. Mecliste belediyelerde, yargıda, devlet dairlerinde artık çok daha fazla kadın bulunması ve artık eğitimle ilgili ya da şiddetle ilgili sorunlar yerine kadınlarımızın başarılarından bahsetmek hepimizin ortak isteğidir.

       Türk kadını tarih boyunca hem aile içindeki annelik görevini dünyanın en asil haliyle yerine getirmiş, hem de vatan müdafaasında erkeklerle adeta yarışmıştır. Bu mücadele asırlardır devam etmektedir ve bugün, Türk kadını vatan uğruna biricik evladını toprağa verirken bile “vatan sağ olsun” diyebilen, böyle bir durumda bile dimdik ayakta durabilen, dünyanın en güçlü kadınıdır. Cepheye mermi taşırken bebeğini de yanına almak zorunda kalmış, yağmur yağınca bebeğinin örtüsünü alıp merminin üstüne örtmüş Türk kadını, dünyanın en güçlü kadınıdır. Cepheye giderken bebeğini bağrına basan Türk kadını, korkudan değil, düşman, bebeğin sesini duyup da cephenin yerini tespit etmesin diye bebeğini bağrında havasız bırakmayı ve kaybetmeyi göze alan Türk kadını dünyanın en güçlü kadınıdır. Kocası milli mücadelede şehit düşünce çete kurup düşmanın iflahını kesen Türk kadını dünyanın en güçlü kadınıdır. Ve bu güç Türk kadınının genlerinde vardır, Türk kadını hep güçlü olmuştur ve olacaktır.