İSLAMIN SÜRGÜN PROJESİ

                     
 
                                 
 
      Rahmet peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) bu dünyadan ayrıldıktan sonra iktidar ve intikam hırsıyla dop dolu olan saltanatçılar nihayet Muaviye ile İslamın içerisinde Muaviyeci bir yönetim tarzı oluşturdular.Muaviye iktidar ve intikam hırsıyla dolu olan Arap Milliyetçisi bir yöneticidir. Kendisine rakip gördüğü Hz. Halit bin Velid’i Hz. Ömer’ e Azlettirdikten sonra artık önü açılmıştır. İktidarı ele geçirdikten sonra Arap olmayanların Müslüman olmalarını dahi istememiştir. Bu nedenle Arap olmayanlar Müslüman olsa dahi onlardan Cizye almaya devam etmiştir.Muaviyecilere karşı Hz.Ali taraftarları da Şia yönetim tarzını oluşturmuşlardır. Ayrıca bunların dışında hariciler denilen bir yönetim tarzı daha ortaya çıkmıştır.
      Hz. Hacer ,Hz.Yusuf , Hz. Musa gibi Mısır saraylı olan Ömer bin Abdülaziz ilme, Şura ya katılıma ve eğiticiliğe dayalı, zulme karşı direnen ve hakkı gözeten bir yönetim tarzı ortaya çıkarmıştır. Ancak bu yönetim tarzını iktidarı ve gücü elinde bulunduran Muaviyeci yönetimler sürgüne göndermişlerdir. Peygamberimiz “ ben peygamber olmasaydım korkarım Ömer olurdu “ dediği Ömeri işte bu Ömerdir.
      Gelmiş ve Gelecek Tek Mehdi Olan Ömer Bin Abdülaziz Kimdir?
 
      Ömer Bin Abdül aziz 680 yılında Medine de doğmuştur. Mısır sarayında Vali olan babası Abdülaziz’in yanında çocukluğunu geçirdikten sonra, kendisini yetiştirmek ve yönetim tarzını oluşturmak için doğum yeri olan Medine’ ye ilim öğrenmeye gelmiştir. Ömer  b.  Abdülaziz’in annesi ile ilgili olarak Hz. Ömer’in başından geçen
hadise oldukça ilginçtir. Hz. Ömer bir gün halkın kendisi ve yönetimi hakkında neler düşündüğünü öğrenmek için kıyafet değiştirerek gezmekte iken, sattığı süte su karıştıran anne ile kızı arasındaki konuşmaya kulak misafiri olur. Konuşmada kızın, annesine halifenin süte su karıştırmama emrinin olduğu  söylemesine rağmen
annesinin bu emri dinlemeyip aksine hareket ettiğini ve kızında annesine karşı serzenişte bulunduğunu işitir. Hz. Ömer ertesi gün kızın bu fikirde ısrar edip etmediğini öğrenebilmek için bir memurunu göndererek onlardan süt satın aldırır ve sonuçta sütün içine suyun karıştırılmadığını görür. Bunun üzerine Hz. Ömer, kızı ve
annesini çağırtır ve geçmişte aralarında yaptıkları konuşmayı işittiğini söyler.  Hz.Ömer kıza kendi oğlu Asım ile evlenmeyi kabul etmesini  istediğini bildirir. Kız bu teklifi kabul eder ve bu evlilikten çiftin Leyla adında bir kızları olur. İşte  Hz. Ömer’in  torunu  olan  Leylâ, Ömer b.  Abdülaziz’in öz be öz annesidir. annesidir.
      İşte hükümet, hakimiyet, otorite; ihtişam, tantana, debdebe, bolluk, zenginlik; tek kişinin bölünmez hakimiyeti ve bu hakimiyetin babadan oğula geçişi ilkesine dayanan saltanat yönetimi biçimini ayaklar altına alan ve halkın en fakiri gibi yaşamayı kendine ilke edinen Ömer Bin Abdülaziz böyle bir genetiğin ürünüdür. O Muaviye gibi, iktidar ağacına çıktığı merdivenleri başkalarının da çıkmasını önlemek için kırıp atmamış, tek adam iktidarına sarılmamış ve halka kendi bindirdiği dini değil Allah(c.c.)’ın indirdiği dini anlatmıştır.yine o halka biçimin veya seçimin İslamını değil İçinin İslamını anlatmıştır.yine o, zamanın ilahlarına karşı direnerek  Muaviyeci iktidarların sürgüne gönderdiği dünyanın tek kurtuluş projesi olan İslamın sürgün projesini oluşturmuştur. O gelmiş ve gelecek tek Mehdidir. Sürgüne gönderilen Mehdinin bu projesi elbette bir gün “sürgünde sürgün verecektir”.                            
 
                                                                                                                                                          Ali Zafer TOPŞİR
 
 
 
 
 
 
  
YORUM EKLE

banner200

banner205