Yer yüzünde var oluş hikmetinin tecellisinde yaratılmıştır. Ademoğlu ve her şey ama her şey onun emrine sunulmuştur ve ondan beklenen ise, beyin loplarının oluşturduğu fikir cephesinde, bir
Yandan ömür heybesinde hem kendini mutlu huzurlu var edebilmek adına, hem de insanlığa
Vatanına faydalı bir fert olabilmek adına, üretebilmesidir, kendi öz benliğinde, hangi ilime
Hangi mesleğe ya da hangi sanat dalına eğilimi var ise ebeveynlerinin de ilgi ve alakası çabası ile bunun için çaba sarfetmesidir, Bunun önün deki en büyük engel ise atalet yani tembelliktir.
Bir Afrika atasözü bu gerçeği mükemmel açıklamıştır.
“Afrika da her sabah bir ceylan uyanır, en hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğin, yoksa ona yem olup öleceğini bilir, Afrika’da her sabah bir aslan uyanır, en yavaş Ceylan’dan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa açlıktan öleceğini bilir,
Ne tekim bizim bu örnek’te Aslan ya da Ceylan olmamıza gerek yok, yeter ki her sabah kalktığımızda
Koşmamız gerektiğini, mücadele etmemiz gerektiğini, tüketen bir âdemoğlu hüviyetinden sıyrılarak
Üreten bir âdemoğlu olmamız gerektiğini, özümün gizindeki var olan ruh dünyamıza, nerede hareket
Orada bereket fiiliyatını kabullendirebilmektir.
Aksi takdir de “nefs denilen azmanın elinde her daim tüketmekle mutlu olacağımızı zannederiz,
Lakin aç gözlülüğümüze doyamayız, oysa ademoğlunun ruhunu doyuran üretmektir ve asıl olan,
Doymak bilmek bilmeyen nefsi değil, Sonsuz kudretin bizlere emanet etmiş olduğu Ruhu beslemek
Için üretmek, insanı insan-ı kâmil eden en doğru eylemdir,
Lev Tolstoy “insan ne ile yaşar” dese ’de benim beyin loplarımda çakan şimşekler neticesinde
“Insan ne için yaşar” diye ayna karşısında kendisi ile hesaplaşması lazım derim.
Çünkü nereden geldiğini bilse de nereye gideceğini nasıl gideceğini kestiremese de var olduğu
Bu coğrafya da yol haritasını çizmesi lazım,
Ne için yaşadığını bilen insan nereye gideceğini nasıl gideceğini bilen insandır vesselam.
Bir alman atasözü “hayatı olduğu gibi kabul etmeliyiz, ama kabul edilebilir hale gelmesi içinde çaba göstermeliyiz” der,
Gelin bu hikayemizin güzel bir analizini yapan büyüklerimize kulak verelim
Ne demişti Nazım Hikmet şu şiirinde
En güzel deniz henüz gidilmemiş olanıdır
En güzel çocuk henüz büyümedi
En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız
Ve sana söylemek isteğim en güzel söz
Henüz söylememiş olduğum sözdür.
Nazım bu şiiri sevgilisi Piraye için yazmıştı, ama bizim için de geçerli
Hayatta gelebileceğimiz en iyi yerde miyiz hayır,
Daha iyisini hak ettiğimize inanıyor muyuz, evet
Yaptıklarımız, yapabileceklerimizin en iyisi midir hayır
Aklımız mantığımız gönlümüz ruh dünyamız gönül penceremiz daha başarılı işler yapmak için yeterlimi
Evet
Bir insan bugüne kadar yaptıklarından mı ibarettir hayır,
Ne demişti Rahmetli Erbakan Hoca, “iman var ise imkân da vardır, gerisi lafı güzaftır,
Kendi öz benliğinizdeki atalet sendromunu yenebilen bir âdemoğlu olmanız temennisi
İle, aydınlık yarınlara çıkabilmemiz ümidi ile ALLAHA EMANET OLUNUZ,