ABD’nin kendi eliyle kurduğu El Kaide terör örgütünün, 2001 yılında ikiz kuleleri vurmasıyla başlayan Ortadoğu’daki işgal planının on yıllık birinci etabı, ağır abi ABD’nin bölgeden çekilmesiyle tamamlanmış görünüyor.
Geride kalan on yıllık birinci etapta ne mi oldu? Petrol uğruna geride sadece açlık, sefalet ve milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan, insanlık trajedilerinin yaşandığı, paramparça olmuş bir Irak.
Başta elmas olmak üzere sahip olduğu yer altı zenginlikleri uğruna yakılıp yıkılan ve insanlık trajedilerinin yaşandığı bir diğer ülke, Afganistan.
Yine petrolü için bölünen ve insanlık trajedilerinin yaşandığı, Sudan.
Ne büyük hayallerimiz vardı? Saddam gidecek, Taliban yok edilecek, demokrasi, insan hakları ve özgürlük gelecek yani, medeni devletlerin sahip olduğu fakat bu toplumların henüz tatmadıkları insani değerlerin tamamı tesis edilecekti. Sonuç mu? “ Kan ve göz yaşı ”.
Arap baharı adı altında milyonlarca insanın ölüm ve insanlık trajedilerine sürüklendiği Libya, Mısır ve Suriye gibi Müslüman ülkelerde, piyon değiştirme operasyonları devam ediyor. Halbuki “ oyun bitince şah da piyonda aynı kutuya konur.”
Komşularımızla sıfır sorun, son dönemde oluşturulabilecek en olumlu dış politikaydı. Suriye ile bütünlük sınırlarımızı da İsrail, Suudi Arabistan hatta Basra körfezine kadar uzatmıştı. Gürcistan’la olan iyi ilişkiler, Kafkas ülkeleri ve Türki Cumhuriyetlere yeni kapılar açmamızı sağlamıştı. Azerbaycan ve İran’la iyi ilişkiler neticesinde yapılan ticaret, ülke ekonomisine de katkılar sağlamıştı.
Ne olduysa ABD’nin Afganistan ve Irak’tan çekilme kararını aldığı yeni politikasıyla oldu. Bu politika bölgede Türkiye’yi yalnızlaştırırken, direk askeri işgal politikasından vaz geçmiş gibi görünen ABD, bahar politikaları ve piyonları vasıtasıyla bölgeyi kendi içinde çatışan bir ateş topu haline getiriyor. Bu arada Suudi Hükümeti şimdiden otuz milyar dolar gibi bir rakamla, dünya tarihinin tek kalemde ki en yüksek silah siparişini vermiş bulunmakta. İran ise Basra Körfezi’ndeki askeri gösterilerine devam ediyor.
Türkiye’de yönetimde ki ana gövde açılımcılar ve KCK yapılanmasının üzerine gidenler olarak iki gruba ayrılmış durumda. Açılım politikasının Habur ayağı başarısız olmasına rağmen, şimdi de öbür ayağı vizyona hazırlanıyor. Son dönemde yaptığı nokta operasyonlarla terörle mücadele de görülmemiş bir başarı yakalayan güvenlik güçlerimizin bu başarısına, Uludere’de gölge düşürülmek istenmektedir.
Hümanizm ve insanlık adına yola çıkılmasına rağmen, ancak insanlık ayıbı ve trajedilerinin yaşanıldığı bu coğrafyada, Yezid teröründen sonra düzenlediği lokal operasyonlarla bilimin ışığında; özgürlük, şeffaflık ve sosyal adaleti tesis eden Ömer Bin Abdülaziz, mutluluk toplumu oluşturmuşlardır.
Ali Zafer TOPŞİR