TAŞERON İŞÇİLER, İŞTE BELGESİ !

 
              Taşeron işçilerle ilgili olarak kaleme aldığım yazılarımın gerek hukuki zeminde gerekse toplum vicdanında görmüş olduğu ilgi şahsımı ziyadesiyle mutlu etmiştir. Her şeyden önce devleti bilen ve bürokrasiden gelen biri olarak, bilmediğim bir konu hakkında konuşmayacağım gibi , ortaya attığım görüşlerimde de belge olmadan iddialı konuşmam. Taşeron işçilerin kamu çalışanı olarak kadroya alınmaları gerektiğine dair verilmiş mahkeme kararları mevcuttur. Benim amacım iş güvencesi ve sosyal hakları olmayan, taşeron işçi adıyla çalışan bu insanların duygularıyla oynamak değil, bilakis hakları olan ama verilmeyen kazanımlarını, sadece ve sadece demokratik yollarla, anayasa ve yasalara dayanarak elde etmeleri için   yeni bir koridor oluşturmaktır. Hukukçu değilim. Ama bürokrasideki üst düzey yöneticilik deneyimlerimden dolayı kamu yönetimini bildiğim kadar, çalışanın iş güvencesi, sosyal hak, emek, işsizlik gibi temel değerlerini de bilirim.
 
             Evet taşeron işçilerin görev yaptıkları kamu kurumlarına  kamu çalışanı olarak atanmaları gerektiğine dair, geçtiğimiz günlerde iş mahkemelerince verilmiş mahkeme kararları mevcuttur. Mahkemeler bu kararlarını temel olarak 4857 Sayılı İş Kanunun 2 ve 3. maddeleri, Yargıtay Yerleşik İçtihadı ile 5538 sayılı yasayla iş kanununun 2. maddesine eklenen 8 ve 9. fıkraları  ve ülkemizin de taraf olduğu anayasamıza  göre kanunlarında üstünde olan 94 Sayılı İLO Sözleşmesinin 2. maddesi hükümlerini dikkate alarak  vermiştir.   
 
             Mahkemelerin hukuki olarak dayandığı bu yasalardan taşeron işçilerin kurumların yardımcı ve destek işlerinde çalışabileceğini, kurumların asıl işlerinin asıl kurum çalışanları tarafından yerine getirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu bağlamda taşeron işçiler mahkeme tarafından asıl işi yapan kamu çalışanları gibi değerlendirilerek, işe başladıkları tarihten itibaren asıl işveren olan, kamu kurumunun işçisi sayılması kararına varmıştır.
             Söz konusu İLO Sözleşmesi Anayasamızın 90. Maddesine göre onaylanmış olup, iç hukuk kuralı olarak kabul edilmiştir. Yine Anayasamıza göre kanunlarında üstünde olan İLO Sözleşmesi hükümleri ile iş kanununda yapılan düzenlemeler birbirine aykırıdır. Bu düzenlemelerin Yargıtay içtihatları ve taraf olduğumuz İLO Sözleşmesi hükümleri doğrultusunda açıkça muvazaalı olduğu anlaşılmıştır.
            Açık muvazaa nedeniyle mahkeme, davacı taşeron işçilerin  ilk işe giriş tarihinden itibaren davalı kurumun, yani çalıştıkları kamu kurumunun, işçisi olarak sayılmasına ve mahkeme masraflarının da davalı kurum tarafından ödenmesine karar vermiştir.
            Çalışma Bakanımız Sayın Faruk ÇELİK taşeron işçilerin durumlarını ağustos ayı içersinde yetkili kurullarla görüşeceğini daha önce ifade etmişti. Bu görüşme öncesinde ilgili sivil toplum örgütleri, konuya duyarlı hukukçular ve görevi sorun çözmek olan siyasetçilerinde desteğiyle, yeterli kamuoyu oluşturularak, konuya dair mahkeme kararlarının tamamının bu yetkili kurula sunulması büyük önem arz etmektedir.
 
             12 Haziran seçimleri öncesinde geçici ve sözleşmeli iki yüz bin çalışanın kadroya geçirildiği gibi, iş güvencesi ve hiçbir sosyal hakkı olmayan taşeron işçilerin de kamu çalışanı olarak   kadroya geçirilmesi, sadece onlar adına değil, emek, hak ve özgürlük hissiyatını duyan hepimize en anlamlı ramazan bayramı hediyesi olacaktır.
                    Saygılarımla.
                                                                                                                                        Ali Zafer TOPŞİR
YORUM EKLE

banner200

banner205