2019-09-26 10:00:38

KİMLİKSİZLEŞTİRİLİYORUZ!

İsmail Bakırhan

26 Eylül 2019, 10:00

Yaratılmışların en şereflisi olarak kim olduğumuz ve nerede durduğumuz sorgusu, tüm zaman ve mekânlarda gündemimizden çıkarılmaması gereken bir sorgudur. Çünkü ‘‘neci’’ veya ‘‘nereli’’ olduğumuzdan ziyade, ‘‘kim’’ ve ‘‘ne’’ olduğumuzdur önemli olan. Bu sual insan için temel bir kimlik sorunudur.

Bir insan kimlik sorununu çözümleyemediği zaman, kaybolma ve var oluşunu sürdürememe riski ile karşı karşıya kalır. Çünkü kimlik, insanın kendisini tanımlaması ve konumlandırmasıdır. Hangi değerler dünyasına ait olduğunu göstermesidir. Yine insanın kendisini koruma ve tanıtması da kimlik üzerinden gerçekleşir. Peki, biz kendimizi hangi değerler üzerinden tanımlayarak konumlandırıyoruz? Kendimizi tanımladığımız bu değerler manzumesi salt “tanımlamak” için midir?

Biz Müslüman bir toplumuz. Kimliğimizi ise İslam Kültürü oluşturur. İslami kimlik sadece bir iddia olmaktan ibaret değildir, kuşatıcı bir Program ve hayatı İslamileştirmeye yönelik bir çıkıştır. İslam kimliği, bir Müslüman için basit, sıradan bir etiket olmaktan öte bir hakikat’in tercihi ve tescilidir.

İslami kimlik bir kılıf değildir, tercih edilen hakikat’in muhafazası ve müdafaası uğruna onurlu bir duruş ve sahici bir var oluştur. İslami kimlik “aidiyet” temelinde oluşan yaşamsal bir tanım biçimidir. Bu “kabul” sebebiyledir ki İslam inancına sahip bir insan için hayatta tercih sebebi ne varsa hepsi bu merkeze göre şekillenir. Asırlarca tüm etnik ve sosyo/kültürel farklılıklarına rağmen insanları, bu topraklar üzerinde bir bütün halinde tutan hakikat de budur.

Bugün İslami kimliğin en güzel ve en güçlü şekilde ifade edilmesinin, savunulmasının ve yaygınlaştırılmasının gerekli olduğu bir zaman dilimindeyiz. Çünkü bir millet için en yakın tehlike, kimlik bunalımıdır. Ülkemiz içerisinde onlarca yıldır yaşadığımız bazı problemler göz önünde bulundurulduğunda bu cümlenin anlamı sanırım daha doğru anlaşılacaktır. Bugün Müslümanlar olarak belki tarihimizde bu denli yaşanmadığı kadar çok ciddi bir kimlik bulanıklığının ve buharlaşmasının bunaltıcı baskısı altındayız.

Bugün kendimizi tanımladığımız bu kimliğin gerek bireysel gerekse toplumsal yaşamımıza dair öngördüğü yaşam biçimini diğer insanlarca da tercih edilebilir model haline dönüştüremedik. Dünyevileşme ekseninde hâkim ideolojinin dayatmalarıyla bir millet topyekûn kimliksizleştirilmeye/kemiksizleştirilmeye tabi tutulmuş durumdadır. Batı ölçeğinde öngörülen bir kimlik tanımlamasının kabullenilmesi adına bu ülkeye dair yerli olan ne varsa tarumar edilmeye, yok edilmeye, özünden koparılmaya çalışılıyor. Bu “manevi yokoluş’a” karşı direncimiz kırılmak isteniyor. Buna karşın kendi değer yargıları üzerinden yeniden bir kimlik inşasını “tüm zorluklara rağmen” sürdürmeye çalışan insanlar da yok değil. Egemenlerin tüm zorbalık ve dayatmalarına mukabil; bu kimlik inşası bir medeniyet inşasına dönüştürülerek kendi sınırları dışına taşmış durumdadır.

Bir medeniyetin yeniden ihya edilmesi hareketine dönüşen bu kimlik inşasına karşı; egemenlerin çok yönlü kuşatma ve yok etme hareketini ellerinden bırakmadıkları/bırakmayacakları da bir gerçektir. Bu dayatmacı zorbaların “Derenin taşıyla derenin kuşunu vurma” hususundaki mahirane oyunlarına karşın yerli düşünce bir savunma mekanizmasını geliştirebilmiş değildir. Dün, bu kimlik buhranına karşı mücadele veren,

bugün ise egemenlerin koltukları altında bir bilinmeze doğru götürülen insanlarda; kendilerine dayatılan batı ölçekli kimlik tanım biçimini yavaş yavaş içselleştirmeye başlamış durumdadır.

Bizi biz yapan kimliğimiz başta olmak üzere; tüm manevi dinamiklerimizin içi boşaltılmaya çalışılıyor. Bize dair yeni elbiseler biçiliyor ve dikiliyor. Yeni tanımlamalar geliştiriliyor. Biri olmadı diğeri dayatılıyor. Sen/siz busun/busunuz diyorlar, böyle olmalısınız diyorlar. Sistematik bir değiştirme ve dönüştürme projesi uygulanıyor üzerimizde. Tehlike büyüyor, çember daralıyor, anlam kayboluyor, alıştırılıyoruz.

Ey millet kimliğimizden arındırılıyoruz. Kişiliğimizden soyutlanıyoruz. Dolayısıyla dinimizden uzaklaştırılıyoruz. Nereye gidiyoruz. “Haktan ve hayırdan yana” bir yaşam dileğiyle…

İsmail BAKIRHAN

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.